Yazıhane

En Önemli Liderlik İlkesi Nedir?

Herkese Merhaba,

Bugünkü yazımın konusu, geçtiğimiz günlerde Spotify’da dinleme imkânı bulduğum bir podcast: “En Önemli Liderlik İlkesi Nedir?” Özünde, “Kendine Liderlik” felsefesinin gündeme getiren İnanç Ayar, herkesin hayatına dokunacak, hayata bakışı değiştirecek bir ilkeden bahsediyor. Söz konusu ilke, “Denetim Odağı İlkesi.”

Peki, nedir bu denetim odağı ilkesi?.. Dünyada 1970’lerde ortaya çıkan bu ilke, insan hayatını dönüştürme potansiyeline sahip. Potansiyel dememizin sebebi, her alanda olduğu gibi işin, kişinin kendisinde bitiyor olması. Etki Alanı ve İlgi Alanı kavramları, hepimizin hayata bakışında önemli bir yer tutuyor.

İlgi & Etki Alanı

Nedir bu iki kavram?..

Her birimizin kontrol edebileceği, şekillendirebileceği, değiştirebileceği yani sözün özü, gücünün yettiği bir alan var ve buna “Etki Alanı” diyoruz. Bununla birlikte bizim; ilgilendiğimiz, dokunmak, değiştirmek istediğimiz ancak sınırlarımız ötesinde kalan, yani gücümüzün yetmediği bir alan var. Bunun çoğu insan için anlaşılır, kabul edilir bir gerçek olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, buraya kadar sorun yok gibi… Mesele, bunun gerçekten farkında olmak ve eforunu, enerjisini “Etki Alanı”nına odaklamak.

Bir çok insan, hayatta yaşadığı başarısızlıklar, hayal kırıklıkları karşısında hep etki alanı dışında kalan dış faktörleri sorumlu tutar, bunlardan şikayet ederken bazı kişiler etki alanına odaklanarak fark yaratırlar. Aslında, özellikle de iş hayatındaki statü ve unvanlardan bağımsız olarak “Kişisel Liderlik” ya da “Kendine Liderlik” kavramının belirleyicisi de bu yaklaşım oluyor.

Etkili bir lider olmanın temel şartı, kişinin önce kendisiyle ilgili farkındalığı ve kendine liderlik edebilmesi, yani kişisel analizini doğru yaparak elindeki kartları doğru oynaması. Artılarının ve geliştirmeye ihtiyacı olanların farkında olan ve eyleme geçen kişi, diğerlerine de ilham verir.

İnanç Ayar, denetim odağı ilkesini açıklarken lider olanlar ve olmayanlar arasındaki çok belirgin bir özelliği önemle vurguluyor. Kontrol odağı “İÇSEL” olanlar, yani az önce bahsettiğimiz “Etki Alanı Odaklı” kişileri, herhangi bir durumda başarısızlıktan söz etseler bile dönüşebilir, değişebilir ve gelişebilir kişiler olarak tanımlıyor. Tam tersi, “Etki Alanı Odaklı Olmayanlar” ise başarısızlıkları dile getirirken sürekli etki alanı dışındaki faktörleri gündeme getiren, türlü bahaneler üreten kişiler olarak tanımlıyor. Bu düşünce tarzının altında yatan da büyük ölçüde, sürekli haklı olma isteği. İçsel olanların düşünce biçimi, onlara “Eylem Olanağı” sağlarken, dışsal olanlar eylemsiz kalarak sadece bekliyor. Bu şekilde her şey eskisi gibi sürüp gidiyor, hiçbir şey değişmiyor.

“Odağı içeri almak” kavramını da gündeme getiren İnanç Ayar, istenmeyen bir durum yaşandığında, bu duruma neden olan faktörleri listelenmesi ve İçsel olanları ayırt edip onları değiştirmeye yönelik aksiyon almayı öneriyor. Sonuçta, dışsal olanlara odaklanmak, onları değiştiremeyeceğimiz için hiçbir anlam ifade etmeyecek. Odağınızı içeriye almak size, hatayı hep kendinizde aramak gibi hissettirebilir ancak bu sorun değil. Eğer bir şeyleri değiştirebilmek, etki alanımızı genişletmek istiyorsak “Hatayı hep kendimizde mi arayacağız?” sorusunun tek bir yanıtı var: “EVET”

Son olarak, odağı içeride tutmak için iyi bir egzersiz, ister bunu kendiniz için ister bir başkası için yapıyor olun, “SORU SORMAK”. Evet, çok basit diyemiyorum çünkü ne yazık ki toplum olarak yeterince soru sormayı, sorgulamayı, zorlamayı, öğrenmeyi sevdiğimiz pek de söylenemez. Başkalarından kaynaklı bir sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız yapmanız gereken  soru sormak:

  • “Bunun için ne yapabilirim?”
  • “Bununla ilgili, kimden destek alabilirim?”
  • “Bunun için sana nasıl yardımcı olabilirim?”
  • “Bunun için seninle birlikte ne yapabiliriz?”

Önce sorun, sonra üzerinde düşünün… Bütün bunları yaptıktan sonra, geriye kalan tek şey eyleme geçmek çünkü evren, hareketi alkışlar.

Hala yapmadıysanız, hiçbir şey için geç değil. Önce odağınızı içe almanız, sonrasında da eyleme geçmeniz dileğiyle…

“Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri

kabul etmek için sabır ve ikisi arasındaki farkı anlayabilmek için de bilgelik ver.”

Hint Atasözü

Orkun Akarsel